Random House Graphic’den Büyüleyici The Runaway Princess

Johan Troïanowski’nin The Runaway Princess’i, güneşli, sıcak bir okuma vaat eden parlak sarı bir kapakla standları vuran ilk RH Graphic kitabı. İlk olarak Fransa’da 2015 ve 2017 arasında üç ayrı cilt olarak yayınlanan The Runaway Princess, Prenses Robin’i ve dört kardeşini muhteşem yerlere götüren üçlü hikayeyi anlatır. The Runaway Princess ‘in estetiği ile ilgili her şey hoş ve eğlenceli; başlık ilk sayfada göründükten sonra tekrarlanır ancak “Prenses” kelimesi bizden kaçmaya başlar. Her hikaye önce okuyucunun hayal gücünü çalıştıran, maceranın manzarasını betimleyen ve ne olacağını gösteren teaser sağlayan iki sayfalık bir harita ile başlar.
Şu anda ABD’deki en popüler grafik romanlar Dav Pilkey’in Dog Man’leri – en son sayısı, Fetch-22, ilk baskıda beş milyon basııldı- ve serinin başarısının önemli bir bileşeni basit sanat tarzı, bir çocuğun çizimlerinin kendiliğindenliğini ve coşkusunu çağrıştırıyor. Troïanowski’nin The Runaway Princess ‘teki çizimleri Pilkey’den çok daha keskin ancak yine de çocuksuluk katan bir gevşekliğe sahip. Çizimler, canlılığını zenginleştiren renk derinliği ve doku vermek için lavi ve boya kalemi kombinasyonu sayesinde renklerle doluyor.
The Runaway Princess ‘teki en sevdiğim anlardan biri, kraliçenin kızını bulmak için kale kulesinden atladığı sırada hisettiği süreksizlik ve bu süresizliğin verdiği ebeveynlik hissiyatının anlatıldığı küçük iki panelli kısım. Kraliçe, Robin’in kaçtığını fark ettiğinde çok panik olmaz ve kızını başına açtığı işlerden kurtarmak için havada süzlürken beden dili “eh, nolmuş yani” hissi vermektedir. Kraliçeye uçma yeteneği vererek Troïanowski, Prenses Robin’i yuvadan uçan ve yuvasına dönmek iin ebevenylerine ihtiyaç duyan bir kuş yavrusu metaforunu güçlendirir.
The Runaway Princess, kraliyet görevlerinden kaçıp özgürce eğlenmeye çalışan bir prensesi anlattığı için standart bir açılışı var, ancak sonrasında hikaye anlatımını daha yaratıcı yapan erken çalımlar atıyor. Robin Ogre’nin Ormanı’na girerken, büyüyen karanlık, iskelet ağaçlarının çalılıkları, ahşap dişleriyle prenses üzerinde parçalamakla tehdit eden korkunç bir varlığa dönüşüyor. Bu, karanlığın ve içinde saklanabilecek yırtıcıların korkusuna değinen daha gerçeküstü, temsili çizimler kullanarak bu çevrenin tehlikelerini betimlemenin güçlü bir yoludur. Bir sonraki sayfada, Troïanowski, The Runaway Princess ‘i benzerlerinden ayıran interaktif okuyucuyu, Robin’inin kurttan kaçmasına yardımcı olmak içim kitabı kapayıp üç kere sallamasını isteyerek dahil ediyor. Kitabı tekrar açtığınızda, ağaçların devrildiğini kurdun kaybolduğunu ve bu sayede Robin’in tekrar koşmaya başlama şansı yakaladığını göreceksiniz.

The Runaway Princess‘de iki farklı türden etkileşimli öğe vardır: labirentler ve noktalar arasında bağlantı gibi geleneksel bulmaca etkinlikleri ve okuyucunun sayfadaki olayları daha güçlü etkileyen belirli bir eylem gerçekleştirmesini isteyen hikaye anları. Üzerindeki büyüyü bozmak için bir karakterin adını bağır. Kitabı sola çevirin ve çeteyi bir cadının ve onun balkabağı uşaklarının elinden kurtarmak için yerçekimi yönünü değiştirin. Bu tür bir etkileşim, genç okuyucular için resimli kitaplarda yaygındır, ancak görüntüler sonunda sıkıcı yazılarla yer değiştirir ve kaybolurlar. The Runaway Princess, çocuklar büyüdükçe okuma deneyiminden uzaklaşabilecek oyun duygusunu coşkuyla kucaklar ve okuyucuyu Robin’in yolculuklarına aktif bir katılımcı yapmak için ortamın görsel bileşenlerinden yararlanır.
Kaynak: A.V Club
Çeviren: Baran Ertem
